deneme bonusu veren siteler onwin deneme bonusu bonus veren siteler https://playdotjs.com/ deneme bonusu

deneme bonusu veren siteler youtube mp3 Bonusverensiteler.com deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler

CEVAT ÖNCÜ
ender gür
imren nilay tüfekçi

Samsun Emek ve Demokrasi Güçleri Deprem Bölgesine Yardım İstedi

SİVİL TOPLUM (Web Sitesi) - Web Sitesi | 24.03.2023 - 18:15, Güncelleme: 24.03.2023 - 18:15 1101+ kez okundu.
 

Samsun Emek ve Demokrasi Güçleri Deprem Bölgesine Yardım İstedi

Samsun Emek ve Demokrasi Güçleri, deprem Bölgesindeki halkın halen çok zor durumda olduğunu belirterek desteklerin etmesi gerektiğini açıkladı.
Samsun, İstiklal Caddesi Süleymaniye Geçidi’nde bir araya gelen Emek ve Demokrasi Güçleri yaptıkları basın açıklamasın da şu ifadelere yer verdi:   “              6 Şubat’ta yaşanan yüzyılın en büyük depreminin üzerinden 47 gün geçti. Bizim için 47 rakamını ifade etmek kolay olabilir.          Bölgede 15-20 milyon yaşayan bölgede yaşamayıp, ailesi akrabaları, yakınları bölgede olan yüreği depremi yaşayanların acısıyla yaralanan insanları da dikkate aldığımızda bu acının ve yıkımın bütün ülkeyi derinden sarstığını biliyoruz.          Aynı fay hattında olan yıllardır iç savaşla ve emperyalist müdahalelerle perişan hale getirilen Suriye halklarının da açısı da bizim acımızdır.          Asıl afet deprem sonrası yaşanmaya başladı. Eksi 20 derecelerdeki kış koşullarında depremin yok edici etkisi yanında bir de görmezden gelen, harekete geçmeyen, deprem sonrası rant paylaşımının derdine düşen iktidarın ne acıdır ki büyük güçlü Türkiye söylemlerinin boş olduğu, bir aldatmaca olduğu ilk günden itibaren ülkemiz ve dünya kamuoyunca açığa çıktı. Ortada devlet yoktu, sorumlular yoktu.          Oysa ki deprem bilimcilerinin jeolojik olarak ülkemizin her an böylesi büyük bir depremle yüz yüze kalacağı saptamaları, jeoloji mühendisleri odalarının hazırlayıp önlem alınması gerekliliğini vurgulayan araştırma dosyaları bilim karşıtı iktidarlar tarafından dikkate alınmadı.          Onlarca yıllardır toplanan deprem vergileri Afad gibi Kızılay gibi kurumların bağışlardan oluşan gelirleri keyfi biçimde kullanıldı. Cemaat, tarikat ve vakıflar bu paralarla desteklendi. Bilimden uzak 20 yıllık iktidarın bu ülkede yaşanan bile bile göstere göstere gelen felaketleri kader, takdiri ilahi, işin fıtratında var gibi açıklamaları kamuoyunun devlete olan güvenini iyiden iyiye yok etti.          Oysa depremler yerkürenin sismik hareketlerinin yarattığı olağan ve bildiğimiz doğal olaylardır. Yerküre bize ve sizin çıkarlarınıza uyum sağlamaz. Siz ona uyum sağlayacak önlemleri almak zorundasınız. Devlet ve onun destekçisi kaynaklardan yararlanan büyük sermayenin kader diye tarif etmesi artık kabulümüz değildir. Sizin çevre, insan ve yaşayan tüm canlılara düşmanlığınız çıplak gözle görünür hale geldi.          Sizler en çok da yoksul, dar gelirli, emeği ile geçinen insanların önce umutlarını sonra oylarını sonra paralarını en sonunda da canlarını aldınız.          Gözünü kar hırsı bürümüş inşaat firmalarının yaptığı ve depreme dayanıklı sahte belgeleri ile telaffuz etmekte zorlandığımız fahiş rakamlara sattığınız, albenisi yüksek sitelerinizin nasıl yerle bir olduğunu, altında on binlerce insanın nasıl yok olduğunu bütün dünya gördü.  O inşaat ruhsatları, o raporların nasıl alındığını biliyoruz. Bu raporları ağababalarının istediği gibi düzenlemeyen kamu görevlilerinin başlarına nelerin geldiğini de biliyoruz. Mimar Alev ŞAHİN neden işinden oldu ve aylarca işimi geri istiyorum diye tek başına eylem yaptı. Bu haklı direnişi süresince 235 kez gözaltına alındı. Bunu da biliyoruz. Çünkü genç mimar inşaat firmalarına kalitesiz beton kullandıkları için ceza kesmiş, istenilen imzaları atmamıştır Ne büyük suç ki işinden atıldı. Biz buradan şunu anlıyoruz; sizin düzeniniz yani kapitalizm gölgesinden yararlanamadığı ağacı kökünden keser.          Bir başka konu imar afları, vergi afları, genellikle seçim önceleri iktidarların başvurduğu yollardır. AKP-MHP iktidarının 21 yıllık döneminde 8 kez imar affı çıkarılmıştır. Bu ne anlama geliyor? Sen istediğin yere istediğin biçimiyle yapıyı yap. Sonra günü geldiğinde anlaşırız. Bu uygulama vatandaşı nasıl olsa af gelecek mantığı ile kontrolsüz kaçak yapılaşmaya özendirmiştir. Bu devlet aklı bir biçimde ülkemizde büyük kayıplara neden olmaktadır. Büyük şaşaalarla, törenlerle açtığınız geçitler, köprüler, otobanlar en ufak bir doğa olayında çok ciddi kayıplara yol açmaktadır.          Deprem bölgesinde ilk yapılması gereken acil hal uygulaması başlatmak yerine, Ohal uygulamasına geçmiş olmanız ne kadar hazırlıksız olduğunuzu gösteriyor. Bir ülke düşünün kendi içinde asli görevi her olumsuzluk anında karşılıksız hiçbir ayrım yapmadan vatandaşın yardımına koşacak kurumların usulsüzlüklerini bölgeye gönüllü veya görevli gidenlerin gözlemledikleri ve tarafsız yayın yapan medyadan öğrendiklerimiz içler acısı ve utanç verici. Bölgeye giden dayanışma amaçlı tekstil ürünlerinin kilosu 17 TL’den Lübnan’a satıldığı belgelerle saptanmıştır. Kızılay çadırlarının yine gönüllülerin bağışlarıyla ciddi paralar toplayan AHBAP gönüllü kuruluşa yüksek paralarla satıldığını yine belgelerle biliyoruz. Ve Kızılay çadırlarının dikim atölyelerinin yandaş şirketlere alel acele kiralandığını da biliyoruz.  Bölgeye görevli giden rütbeli emniyet görevlisinin dayanışma ürünlerinden en çok ihtiyaç duyulan malzemeleri kendi evin götürdüğü kamuoyunca bilinmektedir.          Bu arada üniversitelerin uzaktan eğitime geçirilerek yurtların depremzedeler için boşaltılması en son düşünülecek çare olması gerekirken apar topar gençlerin bilgileri dışında yurtlar boşaltılmış, eşyaları kapılara koyulmuş, gençler zor durumda bırakılmıştır. Yurtların boşaltılması, eğitime ara verilmesi gençleri eğitimden uzaklaştırmak, seçim öncesi bulundukları yerden koparıp gençleri sokağa bırakmaktır. Kaldı ki yurtların boşaltılması, İstanbul’dan örnek verecek olursak çözümün parçası olamamıştır. 25 bin yatak kapasiteli 21 yurt kapatılmış, bu yurtların sadece bir tanesi kullanılmaktadır. Bu uygulama da iktidarın eğitime, bilime ve gençlere ne kadar önem verdiğinin göstergesidir.          Aradan geçen 47 gün üzerine yaşanan sel felaketi 20 nin üzerinde can kaybına neden olmuşken yetkili ağızlar 15 insan kaybettik ancak toprakta suya doydu açıklaması iktidarın insanı yok saydığının en somut örneğidir.  İlk günden itibaren halen bunca yoksulluğu, hayat pahalılığını, ağır kış koşullarını yaşayan ülkemizin vicdanlı halkının bütün şartlarını zorlayarak bölge ile dayanışmaya katkı sunmaları dayanışmacı ruhun, yardımlaşmanın bu toplumun bireylerinde en güzel özellik olarak kendini göstermiştir. Sivil toplum örgütleri, demokratik kurum ve kuruluşlar, odalar, kadın örgütleri, çevre örgütleri, siyasi partilerin birlikte oluşturdukları dayanışma ve koordinasyon ekipleri ilk günden itibaren devletin önüne geçmiş bütün engellemeler ve yasaklamalara rağmen sorumluluk üstlenmekten geri durmamış, sivil halk ile birlikte bu ekipler kendi yerellerine gelen depremzedelerinde her türlü sorunlarına barınmadan, eşyaya, sağlık sorunlarından eğitim sorunlarına kadar çözüm üretmeye devam etmektedir.          Yaşanan deprem ülkenin her köşesinde bir huzursuzluğa da neden olmuştur. Bugüne kadar sesi duyulmayan deprem bilimciler, yer bilimciler artık bilimsel verilerle ülkemizin nasıl bir tehdit altında olduğunu hazırlıklı olunması gerektiğini, bu konuda yetkililerin ciddi bir bütçe ayırarak can ve mal güvenliğini koruyan önlemlerin alınması gerektiğini açıkça kamuoyuyla paylaşmaktalar.          Yerelimizde sürecin başında yaptığımız basın açıklamasında yetkili mercilere sorularımız olmuştu. Bölgemizin jeolojik durumuyla ilgili bilim insanlarının çalışmalarının kamuoyuyla paylaşılmasını yerelimizde olan depremzedelerle ilgili bilgilerinin yine kamuoyuyla paylaşılmasını bir kez daha talep ediyoruz.          Sevgili Samsun halkı; gösterdiğiniz dayanışma gerçekten çok kıymetli ancak bölge halkı halen çok zor durumda desteğimizin devam etmesi gerekiyor. Bu konuda gücümüz oranında bölge halkı üzerinden elimizi çekmemeliyiz. Ramazan ayına girmiş olmamız nedeniyle bölgede yaşayan vatandaşların ibadetlerini yapabilmeleri için her zamankinden daha fazla sıcak bir çorbaya, suya, aşa ihtiyaçlarının olduğunu biliyoruz ve dayanışma yaşatır diyoruz.  
Samsun Emek ve Demokrasi Güçleri, deprem Bölgesindeki halkın halen çok zor durumda olduğunu belirterek desteklerin etmesi gerektiğini açıkladı.

Samsun, İstiklal Caddesi Süleymaniye Geçidi’nde bir araya gelen Emek ve Demokrasi Güçleri yaptıkları basın açıklamasın da şu ifadelere yer verdi:

 

“              6 Şubat’ta yaşanan yüzyılın en büyük depreminin üzerinden 47 gün geçti. Bizim için 47 rakamını ifade etmek kolay olabilir.

         Bölgede 15-20 milyon yaşayan bölgede yaşamayıp, ailesi akrabaları, yakınları bölgede olan yüreği depremi yaşayanların acısıyla yaralanan insanları da dikkate aldığımızda bu acının ve yıkımın bütün ülkeyi derinden sarstığını biliyoruz.

         Aynı fay hattında olan yıllardır iç savaşla ve emperyalist müdahalelerle perişan hale getirilen Suriye halklarının da açısı da bizim acımızdır.

         Asıl afet deprem sonrası yaşanmaya başladı. Eksi 20 derecelerdeki kış koşullarında depremin yok edici etkisi yanında bir de görmezden gelen, harekete geçmeyen, deprem sonrası rant paylaşımının derdine düşen iktidarın ne acıdır ki büyük güçlü Türkiye söylemlerinin boş olduğu, bir aldatmaca olduğu ilk günden itibaren ülkemiz ve dünya kamuoyunca açığa çıktı. Ortada devlet yoktu, sorumlular yoktu.

         Oysa ki deprem bilimcilerinin jeolojik olarak ülkemizin her an böylesi büyük bir depremle yüz yüze kalacağı saptamaları, jeoloji mühendisleri odalarının hazırlayıp önlem alınması gerekliliğini vurgulayan araştırma dosyaları bilim karşıtı iktidarlar tarafından dikkate alınmadı.

         Onlarca yıllardır toplanan deprem vergileri Afad gibi Kızılay gibi kurumların bağışlardan oluşan gelirleri keyfi biçimde kullanıldı. Cemaat, tarikat ve vakıflar bu paralarla desteklendi. Bilimden uzak 20 yıllık iktidarın bu ülkede yaşanan bile bile göstere göstere gelen felaketleri kader, takdiri ilahi, işin fıtratında var gibi açıklamaları kamuoyunun devlete olan güvenini iyiden iyiye yok etti.

         Oysa depremler yerkürenin sismik hareketlerinin yarattığı olağan ve bildiğimiz doğal olaylardır. Yerküre bize ve sizin çıkarlarınıza uyum sağlamaz. Siz ona uyum sağlayacak önlemleri almak zorundasınız. Devlet ve onun destekçisi kaynaklardan yararlanan büyük sermayenin kader diye tarif etmesi artık kabulümüz değildir. Sizin çevre, insan ve yaşayan tüm canlılara düşmanlığınız çıplak gözle görünür hale geldi.

         Sizler en çok da yoksul, dar gelirli, emeği ile geçinen insanların önce umutlarını sonra oylarını sonra paralarını en sonunda da canlarını aldınız.

         Gözünü kar hırsı bürümüş inşaat firmalarının yaptığı ve depreme dayanıklı sahte belgeleri ile telaffuz etmekte zorlandığımız fahiş rakamlara sattığınız, albenisi yüksek sitelerinizin nasıl yerle bir olduğunu, altında on binlerce insanın nasıl yok olduğunu bütün dünya gördü.

 O inşaat ruhsatları, o raporların nasıl alındığını biliyoruz. Bu raporları ağababalarının istediği gibi düzenlemeyen kamu görevlilerinin başlarına nelerin geldiğini de biliyoruz. Mimar Alev ŞAHİN neden işinden oldu ve aylarca işimi geri istiyorum diye tek başına eylem yaptı. Bu haklı direnişi süresince 235 kez gözaltına alındı. Bunu da biliyoruz. Çünkü genç mimar inşaat firmalarına kalitesiz beton kullandıkları için ceza kesmiş, istenilen imzaları atmamıştır Ne büyük suç ki işinden atıldı. Biz buradan şunu anlıyoruz; sizin düzeniniz yani kapitalizm gölgesinden yararlanamadığı ağacı kökünden keser.

         Bir başka konu imar afları, vergi afları, genellikle seçim önceleri iktidarların başvurduğu yollardır. AKP-MHP iktidarının 21 yıllık döneminde 8 kez imar affı çıkarılmıştır. Bu ne anlama geliyor? Sen istediğin yere istediğin biçimiyle yapıyı yap. Sonra günü geldiğinde anlaşırız. Bu uygulama vatandaşı nasıl olsa af gelecek mantığı ile kontrolsüz kaçak yapılaşmaya özendirmiştir. Bu devlet aklı bir biçimde ülkemizde büyük kayıplara neden olmaktadır. Büyük şaşaalarla, törenlerle açtığınız geçitler, köprüler, otobanlar en ufak bir doğa olayında çok ciddi kayıplara yol açmaktadır.

        

Deprem bölgesinde ilk yapılması gereken acil hal uygulaması başlatmak yerine, Ohal uygulamasına geçmiş olmanız ne kadar hazırlıksız olduğunuzu gösteriyor. Bir ülke düşünün kendi içinde asli görevi her olumsuzluk anında karşılıksız hiçbir ayrım yapmadan vatandaşın yardımına koşacak kurumların usulsüzlüklerini bölgeye gönüllü veya görevli gidenlerin gözlemledikleri ve tarafsız yayın yapan medyadan öğrendiklerimiz içler acısı ve utanç verici. Bölgeye giden dayanışma amaçlı tekstil ürünlerinin kilosu 17 TL’den Lübnan’a satıldığı belgelerle saptanmıştır. Kızılay çadırlarının yine gönüllülerin bağışlarıyla ciddi paralar toplayan AHBAP gönüllü kuruluşa yüksek paralarla satıldığını yine belgelerle biliyoruz. Ve Kızılay çadırlarının dikim atölyelerinin yandaş şirketlere alel acele kiralandığını da biliyoruz.  Bölgeye görevli giden rütbeli emniyet görevlisinin dayanışma ürünlerinden en çok ihtiyaç duyulan malzemeleri kendi evin götürdüğü kamuoyunca bilinmektedir.

         Bu arada üniversitelerin uzaktan eğitime geçirilerek yurtların depremzedeler için boşaltılması en son düşünülecek çare olması gerekirken apar topar gençlerin bilgileri dışında yurtlar boşaltılmış, eşyaları kapılara koyulmuş, gençler zor durumda bırakılmıştır. Yurtların boşaltılması, eğitime ara verilmesi gençleri eğitimden uzaklaştırmak, seçim öncesi bulundukları yerden koparıp gençleri sokağa bırakmaktır. Kaldı ki yurtların boşaltılması, İstanbul’dan örnek verecek olursak çözümün parçası olamamıştır. 25 bin yatak kapasiteli 21 yurt kapatılmış, bu yurtların sadece bir tanesi kullanılmaktadır. Bu uygulama da iktidarın eğitime, bilime ve gençlere ne kadar önem verdiğinin göstergesidir.

         Aradan geçen 47 gün üzerine yaşanan sel felaketi 20 nin üzerinde can kaybına neden olmuşken yetkili ağızlar 15 insan kaybettik ancak toprakta suya doydu açıklaması iktidarın insanı yok saydığının en somut örneğidir.  İlk günden itibaren halen bunca yoksulluğu, hayat pahalılığını, ağır kış koşullarını yaşayan ülkemizin vicdanlı halkının bütün şartlarını zorlayarak bölge ile dayanışmaya katkı sunmaları dayanışmacı ruhun, yardımlaşmanın bu toplumun bireylerinde en güzel özellik olarak kendini göstermiştir. Sivil toplum örgütleri, demokratik kurum ve kuruluşlar, odalar, kadın örgütleri, çevre örgütleri, siyasi partilerin birlikte oluşturdukları dayanışma ve koordinasyon ekipleri ilk günden itibaren devletin önüne geçmiş bütün engellemeler ve yasaklamalara rağmen sorumluluk üstlenmekten geri durmamış, sivil halk ile birlikte bu ekipler kendi yerellerine gelen depremzedelerinde her türlü sorunlarına barınmadan, eşyaya, sağlık sorunlarından eğitim sorunlarına kadar çözüm üretmeye devam etmektedir.

         Yaşanan deprem ülkenin her köşesinde bir huzursuzluğa da neden olmuştur. Bugüne kadar sesi duyulmayan deprem bilimciler, yer bilimciler artık bilimsel verilerle ülkemizin nasıl bir tehdit altında olduğunu hazırlıklı olunması gerektiğini, bu konuda yetkililerin ciddi bir bütçe ayırarak can ve mal güvenliğini koruyan önlemlerin alınması gerektiğini açıkça kamuoyuyla paylaşmaktalar.

         Yerelimizde sürecin başında yaptığımız basın açıklamasında yetkili mercilere sorularımız olmuştu. Bölgemizin jeolojik durumuyla ilgili bilim insanlarının çalışmalarının kamuoyuyla paylaşılmasını yerelimizde olan depremzedelerle ilgili bilgilerinin yine kamuoyuyla paylaşılmasını bir kez daha talep ediyoruz.

         Sevgili Samsun halkı; gösterdiğiniz dayanışma gerçekten çok kıymetli ancak bölge halkı halen çok zor durumda desteğimizin devam etmesi gerekiyor. Bu konuda gücümüz oranında bölge halkı üzerinden elimizi çekmemeliyiz. Ramazan ayına girmiş olmamız nedeniyle bölgede yaşayan vatandaşların ibadetlerini yapabilmeleri için her zamankinden daha fazla sıcak bir çorbaya, suya, aşa ihtiyaçlarının olduğunu biliyoruz ve dayanışma yaşatır diyoruz.  

Samsun HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve karadenizhayat.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.