Tarım Orkam Sen’den TMO Çalışanlarına iş yükü tepkisi
TMO’nun çalışan eksiğinin , mevcut durumun iki katı olduğunu belirten Erdem Avcı, konu ile ilgili olarak yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
“ Üzerinden tam bir yıl geçmesine rağmen, geçici görevlendirme ve izinlerle ilgili değişen hiçbir şey olmadı. Son iki yıldır Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğü Alım ve Muhafaza Dairesi Başkanlığı’nın 26/06/2023 tarih ve E.46095028-106.01-1156448 sayılı yazısıyla TMO emekçileri ürün alımlarında, resmi tatiller de dahil olmak üzere, haftalık dinlenme izni verilmeksizin çalıştırılmaktadır.
Aynı dönem içerisinde isteğe bakılmaksızın, zorunlu olarak sürekli il dışı görevlendirilmektedir. Görevlendirmeler yapılırken kamu çalışanlarının özel durumları (hastalık, okul vb.) görmezden gelinmekte, bayramlar gibi toplumun yan yana geldiği günler de dahi hayatla bağları koparılmakta, geçici görevlendirmelere tabi tutulmaktadırlar.
Bahsi geçen yazıya karşı, açmış olduğumuz dava halen devam etmektedir. TMO yetkilileriyle yapılan görüşmelerden de maalesef sonuç alınamamıştır.
Sorun; “özelleştirme politikaları halk içindir” diyen neoliberal politikaların hayata hakim olmasıdır. 1980’li yıllarda gündeme giren neoliberal politikalarla yeniden yapılanma politikaları ile tarım sektörü de uluslararası piyasalara eklenmiş, bunun sonucunda taban fiyat uygulamaları değiştirilmiş, desteklenen ürün sayısı ve destekleme kapsamı daraltılmıştır. Dış ticaretin serbestleştirilmesi ve tarımsal KİT’lerin özelleştirilmesi bu politikalara eşlik etmiştir. Bu politikalarla üretim gerçekleştiren çiftçiler tekellere mahkûm edilirken, kamu çalışanlarının bahtına da kapatılan kurumlardan farklı kurumlara atama ve en nihayetinde de istihdamın azaltılması nedeniyle iş yükünün arttığı bir yapı oluşmuştur.
Gerek çalışan emekçinin sayısının yetersizliği, gerekse de müdürlükler düzeyinde iyi planlamanın olmaması, dört mevsim hasadın olduğu ülkemizde TMO emekçilerinin neredeyse yılın 12 ayı, tatil ve hafta sonları dahil olmak üzere çalıştırılma uygulamasıyla, daha çok köleleştirilmek istendiği sonucuna varıyoruz. Belirsiz mesai saatleri, gece yarılarına kadar çalışma, iş güvencesizliği ve çalışma koşuları göz önünde bulundurulduğunda emekçilerin psikolojik ve aile sorunlarının artmakta olduğunu görüyoruz.
Elbette, çiftçilerimizin emeğini görüyor ve en iyi şekilde üretim politikalarının geliştirilmesini istiyoruz. Çiftçilerimizin girdi maliyetlerinin oldukça arttığı ve üretim koşullarının zorlaştığı bu süreçte piyasaya mahkum edilmelerini kabul etmiyoruz. İstihdam açığını fazla çalışma ve liyakatsız atamalar yaparak kapatamazsınız. Toplumcu politikalar uygulanmalı ve üreticinin ürünü tarlada kalmamalıdır. Fakat, tüm bu sorunlar çözüm beklerken, TMO’nun çalışan eksiği, mevcut durumun iki katı iken, iş planlamasının çalışan emekçilere yüklenilmesini ve işgücü ihtiyacının görmezden gelinmesini kabul etmiyoruz.
Yakın zamanda yayınlanan yeni tasarruf paketiyle, kamu emekçilerinin ve halkın payına düşenin kemer sıkma politikalarına mahkum olacağı açıktır. Bu paketin kamusal hizmetlerin şirketlere devredileceği, esnek çalışma modelinin cazip gösterildiği, tasarruf değil daha fazla yoksulluk, daha fazla işsizlik, daha fazla güvencesizlik, daha fazla angarya çalışma paketi olduğu ortadadır. Bu sorunlar İMF’den kopyalanmış bu programlarla çözülemeyeceği gibi sorunu daha da büyütecektir.
Halktan ve emekçilerden yana politikalar hayata geçirilmediği sürece, sorunlar büyüyecek çözümsüzlük, çözüm olarak toplumun önüne konulacaktır.
TMO emekçileri için taleplerimiz;
1) Resmi ve idari izinlerin eksiksiz kullanılması,
2) Angarya çalışma yaptıran yöneticilerin tespit edilmesi ve gerekli işlemlerin yapılması,
3) Fazla mesai karşılığı idari izin kullandırılması, fazla mesai ücretinin insan onuruna yakışır bir ücret ile ödenmesi,
4) Alım ve satış dönemlerinde; kamu emekçilerine alım ve satış tazminatı verilmesi, geçici görevlendirilen arkadaşlarımıza mevcut harcırahın üç katının ödenmesi,
5) Kamu emekçisinin sayısının artırılması için hızlıca iş istihdamı açılması,
6) Sınavsız atamaların durdurularak; liyakat esaslı bir yönetim anlayışının benimsenmesi,
7) Kamu çalışanı eksikliğinden ve stok depolamanın eksikliğinden kaynaklı, sürekli farklı illere görevlendirmeler yapıldığını, sıkışmışlıktan ve iktidarın liyakatsiz atamalarından kaynaklı görevlendirmelerin keyfi yönetici ataması ile mobbinge dönüştüğü bu uygulamaya son verilerek kamu emekçilerinin aile ve iş barışı sağlanarak planlama yapılması,
8) Görevde yükselme ve unvan sınavlarının iki yılda bir yapılmasını,
9) Koruyucu giyim yardımının her yıl en az bir maaş tutarında yapılmasını talep ediyoruz.”