Yazıma başlamadan önce Hanımfendi sözcüğünün sözlük anlamını araştırdım. Olur ya karşımda AVUKAT var!
Bir de hanımefendi sözcüğü'nün hakaret anlamına geldiği iddiaları ile uğraşmayayım!
HANIMEFENDİ: "Saygı belirtmek için kadın adlarının sonuna getirilen veya bu adların yerine kullanılan bir ünvan,
Sıfat olarak da Terbiyeli, kibar kız, kadın anlamını taşıyormuş.
Şimdi kim bu hanımefendi, ne alaka, sana neden kızmış diyeceksiniz!
Anlatayım..
Ben 40 yıldan fazla süredir gazetecilik hayatının içinde olan, kamuda ve STK'larda yöneticilik yapmış ve son 20 yıldır da Samsun'da aktif gazetecilik yapan bir vatandaşım.
Bu güne kadar binlerce haber yaptım, bir çok gazete ve yayın organında muhabirlik, istihbarat şefliği haber müdürlüğü, yazı işleri müdürlüğü, genel yayın yönetmenliği görevlerinde bulundum.
Yani özetle mesleğimin erbabı olarak bilirim kendimi.
Ahlaklı ilkeli, dürüst habercilik yapmaya çalıştım ve çalışıyorum.
Ama bu hanımefendi, Önceki gün CHP Samsun İl Kadın Kolları Başkanlığı'na seçildi. Seçim ile ilgili görüş almak, haber yapmak için aradım, telefonlarıma bakmadı.
Bir arkadaşı aracılığıyla ulaştım, zahmet edip, himmet gösterip telefonuma döndü, hayırlı olsun dedim, özgeçmişi ve projeleri hakkında bilgi istedim.
Gönderdi!..
Haber yaptım.. CHP'de değişimin başlangıcı diyebileceğimiz genç yıpranmamış isimlerden
bir yönetim kurulu oluşturmuş
Sonra yorumlarımı da katarak bir köşe yazısı yazdım..
Hanımefendinin ekibini ve seçim kazanma sürecinden, kendisine destekverenlerden söz ettim ve yazıda bir de isim kullandım.
Kendisine hem aday çıkarmayarak, hem de fiilen destek vererek 2 adaylı bir seçimde kazanmasını sağlayan, 40 yılın üzerinde bir süredir CHP'de karşılıksız emek veren Sayın Suna Gül Ceylan'ın destek ve katkılarından söz ettim.
Aslında bu tarz yaklaşımları çık ciddiye almam ve yazı da yazmam ama bunun haddini aştığını düşündüğüm için yazıyorum!..
Veee;
Dün akşam 22.30'da telefonum çaldı!...
Bu hanımefendi arıyor!..
Bu saatte hayırdır diyerek telefonu açtım!..
Karşımda otoriter, talimat veren bir ses: " Ben Avukatım. Benimle ilgili haberinizde Suna Gül Ceylan'ın ismini kullanmış, destek verdiğinizi yazmışsınız!:. Bunu yapamazsınız, derhal onu silin!..
EEEE...
Emir ve talimat büyük yerden!..
Bir de gece yarısı aramış!
Hemen esas duruşa geçtim!..
Emredersiniz Sayın Kadın Kolları Başkanım!
Derhal kaldırıyorum, aman siz avukatlık gücünüzü kullanarak beni mahkemeye vermeyin, sonra ne yaparım.
Başka bir emriniz var mı?
DEMEDİM Tabii!..
Sayın Avukata gereken cevabı verdim..
Amaa, bu saygısızlığa ve kibire karşı da bir kaç söz söylemeden geçemeyeceğim.
Öncelikle yazdıklarımın arkasındayım!... İkincisi haberde değil, köşe yazımda kullandım. Neden mni, haberde yorum olmaz, haber halkın, köşem benimdir.
CHP'de kadın kollarında dengeleri değiştirecek bir seçim sonucu gerçekleşti.
Suna Gül Ceylan dahil, bir çok kişi değişim için destek verdi!...
Genç, yeni, polemiklere karışmamış bir yönetim kurulu oluştu!..
Ama anlaşılan başkan makamını sindirememiş, ya da başkanlığı yanlış anlıyor!..
Koltuğa güç veren değil, gücünü tabandan alan koltuğun kendisine güç verdiğini ve her emir ve talimatının yerine getirileceğini sanıyor demek ki!..
Yani o kadar güçlülük hissine kapılmış ki; 40 yıllık gazeteciye haber kaldırma talimatı veriyor, hukukla, yargı ile gözdağı vermeye kalkışıyor!..
Sayın avukat mahkemenin yolunu ve yönetmini çok iyi biliyor, yolu açık olsun!.
Bu saygısızlığa karşı yine de kendisine değil, makamına duyduğum saygı ve gelecek kongreye kadar başkan olarak devam edeceği için CHP hatırına bir kaç tavsiyede bulunacağım;
Öncelikle Sayın Avukat, seçildiğiniz makam kibir değil, hizmet makamı,
Sizi arayanların telefonlarına cevap verme tenezzülünde bulunmak zorundasınız, dertlerini, sorunlarını dinlemek,
Sonra, size destek veren, vermeyen, karşınızda olanolmayan herkesi kucaklamak kabullenmek saygı duymak zorundasınız, artık siz herkesin başkanısınız!
Birleştirici olmak, ayrılıkları hizipleri yok etmek zorundasınız başarı için!.
Ama başlar başlamaz ayrılık yaratıp, kucaklayıp birleştirmeniz gereken insanları sildirmeye çalışmak hoş olmadı!
Bana Suna Gül Ceylan'ın adını silin yoksa konu başka bir yere gidiyor dediniz!
Nereye gidiyor, kim rahatsız olmuş, bu rahatsızlık sizden mi yoksa sizi başkan yapanlar var da onlardan mı kaynaklanıyor?
Birilerine diyet borcunuz mu var?
Ayrıca İlkadım Kadın Kolları Başkanlığı seçiminde divan başkanlığı yaptınız!..
Benim de bulunduğum ortamda sergilediğiniz yanlı tutumu yadırgamıştım, sonradan divan başkanı olduğunuzu öğrendiğimde!
Yine de seçim atmosferidir diyerek genç ve yeni bir ekiple kazanmanızı olumlu buldum.
Ancak dün akşamki tavrınızdan da anlaşılacağı üzere birleştirmeye ve CHP'yi toparlamaya değil, dağıtıp kavgaları körüklemeye geldiğiniz inancına kapıldım!..
Umarım yanılıyorumdur!
Sayın Avukat Başkan;
Başka bir tavsiye daha!...
Gazeteciler kimsenin düşmanı, yada tarafı değildir!
Gazeteciler gördükleri her yanlışı ve doğruyu yazarlar bu onların görevidir!
Gazeteciler kimsenin keyfine, isteğine ortamına göre yazı yazmaz, yazdıklarını silmez!
Sizin iç sorunlarınız ve hesaplarınız gazetecileri ilgilendirmez,
Ayrıca gazetecilerin sizinle bir alıp veremediği yoktur.
Siz Siyasi bir yapıya başkan seçildiğinizde, eleştirilirsiniz, itham edilirsiniz, hakkınızda yazılar yazılır,
Ve yazılmaya da devam edecektir!.
Bu Avukat Nilsu İrem Koçyiğit olduğunuz için değil, CHP İl Kadın Kolları Başkanı olduğunuz için böyle!
Yoksa bu güne kadar olduğu gibi kamuoyunun önüne çıkmadığınız sürece kimse sizinle ilgili yazmaz, söylemez, ilgilenmez merak etmeyin!
Hakkınızda yazılanlar hakaret içermedikçe, kişilik haklarınıza saldırmadıkça dava açma, yazı kaldırma hakkınız yok.
Açabilirsiniz,
Yargıtay içtihatlarında benzer yüzbinlerce karar var,
Tavsiyem böyle bir girişim için yola çıkımadan önce bakın da zaman kaybetmeyin!.
Bir önemli tavsiye de bağımsız gazetecilik yapan, basın meslek ilkelerine uyan gazetecilerle polemiğe girmeyin!
Nezaket kurallarını aştığınızda ve gece saat 23.30'da Avukat kimliğinizle haber kaldırma, yoksa mahkeme talimatı verdiğinizde alacağınız cevaplar aynı olacaktır.
Ve size bir haberim daha;
Her çalışmanızı, her uygulamanızı ve her hizmetinizi takip edeceğim!
Elbette gazeteci ve seçmen olarak tespitlerim eleştirilerim olacak, olmaya devam edecektir.
Ve yazacağım!
Bu sizi rahatsız ediyorsa, İktidara hazırlanan Türkiye'nin birinci Partisinin Samsun İl Kadın Kolları Başkanlığı'nı bırakmanız gerekiyor!.
Bırakın kadın kolları başkanlarını, gazeteciler Genel Başkanınızı bile eleştiriyor, suçluyor, ama Sayın Özgür Özel'in kimseye haber kaldırma talimatı verdiğini ve gece saat 23.30'da rahatsız ettiğini duymadım!.
Umarım bir özeleştiri yaparsınız !..